Dünya

Hasan BARIN-OKUNMAYAN MESAJLAR!

OKUNMAYAN MESAJLAR!

Hiç buz hokeyi maçı seyrettiniz mi?

Ben, arada da olsa seyrederim. Kırılmaz camların arasında, buzların üzerinde dayanıklılık ve teknik gerektiren, buzun üstünde bazen komik bir görüntüler olustursa da yumruk yumruğa kavganın normal sayıldığı; rakiplerin kavalye olduğu tek spor olan, vurdulu kırdılı sert bir dans gibi gelir bana.
Bu, buz hokeyi maçlarından biri:
Vancouver Canucks ile Seattle Kraken maçı. Maçı seyretmeye gelenler arasında ön koltuklarda oturan, takım personellerine yakın oturan gönüllü hemşerilik yapan Nadia’da vardır. Nadia, maç başladıktan sonra, takım görevlilerinden Brian Hamilton’a doğru garip garip
hareketler yaparak birşeyler o gürültüyü sesiyle yenmeye çalışarak anlatmaya çalışır. Bu garip görüntüyü gören kameraman, kamerasını Nadia’ya çevirip, odaklar. Gerçekten de garip, ilginç bir görüntüdür. Nadia ne kadar kendini paralasa da; Hamilton, biraz da, güzel Nadia’ya bakışını görebilme ihtimali olan eşinin korkusundan olsa gerek genç güzel kızın gürültüden sesini duyamamasına rağmen garipliklerini farketse de, ondan tarafa dönmemeye azami özen gösterir.
Bu şekilde kendini ifade edemeyeceğini düşünen Nadia, hemen meramını anlatmak için pratik bir çözüm bulur. Telefonunu çıkartıp, anlatmak istediğini mesaj olarak yazar,
“Ensendeki ben muhtemelen kanser olduğunun bir işareti. Doktora görünmelisin!” yazarak ve seyirciyle sahayı ayıran plastik cama telefonu bastırır.

Ayrıca ‘ben, ‘kanser’ ve ‘doktor’ sözcüklerini de daha fazla dikkat çeksin diye parlak kırmızı bir renkle yazmayı da ihmal etmez.
Garip hareketlerinden ona aşina olan kamera, telefonu cama yapıştırıdğı esnada ona zomlanır.
Mesajdan, sonradan haberi olan Hamilton, eve didince boynundaki benleri eşine gösterir. Eşi, doktora gitmesinin doğru olacağını söyleyeince soluğu doktorda alır.
Tetkikler, tahliller derken, benlerin kötü huylu olduğu beş sene içerisinde kansere dönüşülebileceği sonucu çıkar. İki tümör hücresi bulunduran benler amaliyatla alınır.
Hamilton, ilerde başına bela olacak, belki de acılar içinde öldürecek bu beladan kurtulmasına vesile olan Nadia’yı bulmak için ilanlar verir.
Bulurda!

Buluşmaları çok duygusal olur, Hamilton büyük bir minnetle Nadia’ya sarılır, hoş muhabbetten sonra teşekkür amaçlı onun ünüversite eğitim masraflarını üstlenir ve davetlisi olarak ona buz hokeyi maç bileti verir.

Bizim Türk filmlerindeki gibi fakir kız zengin oğlan hikayesi, sonunda evlilik olmasa da mutlu son!

Bu haberi okuyunca çok duygulandım, sonra kendimi ve çevremi sorumladım. Öncelikle hangi meslek erbabı olursa olsun; ister ailemize olsun, ister
meslekteki alt kademedeki insanlara olsun; ilerde yaşayacağı olumlu ve olumsuz durumlara karşı yazılı ve sözlü mesajlar vermiyor muyuz?
Bir anne baba, evladına; öğretmen öğrencisine; ustanın çırağına verdiği mesajlar; Nadia’nın verdiği mesajın sadece kötülük haberciliği tarafını bir kenara
bırakısak, hem olumlu hem olumsuz mesaj olarak Nadia’nınkinin benzeri değil mi?

Bence, kötülük beslemeyen, iyiye olumluya yönlendiren bütün mesajlar iyi ve kutsal mesajlardır!
Kişilere verilen mesajlar da kutsaldır o ayrı da; özellikle stratisyen, kendi payıma çıkarım yapmam gerekirse, sadece, vatan, devlet, millet odağında düşünen, konuşan,
yazan yazar ve gazetecilerin verdiği mesajlar; gelecek konusunda insanları bilinçlendirmeye çalışması, milyonları hatta on milyonları etkilemeye çalışması açısından bence en kutsalı.

Şükür ki, Rabbime; günlük sorunların arkasından koşturan, olaylara menfaat gözlüğüyle bakan insanların bol olduğu toplumda; günlük ve kişisel sorunlarını
bir kenara bırakarak maddi menfaat gütmeden, görmeye ömrü yetmeyecek idealler için, başlarını belaya soka soka; düşmanlarının sayısını arttırarak, milyonları bilinçlendirmeye kendini adayan, gecesi gündüzü belli olmayan çok değerli insanlar tanıdım!

Ama malesef:

Vermeye çalıştığı mesajlar, Nadia’nın mesajında olduğu gibi kamera tarafından zomlanmadığından mıdır nedir,  ya okunmuyor yada; okunsa bile mesajı yazan kişi, okuyanlar tarafından şucusun bucusun diye kategorize edilme önyargısına takıldığından tam anlaşılmıyor veya anlaşılmak istenmiyor.

Gene malesef;
verdiği mesajları insanlar okusun diye, Nadia’nın saha camına yaptığı gibi, insanların gözlük camlarına yapıştırma şansları da yok.
Nadia yaptığını menfaat amaçlı olmasa da; sonuç olarak maddi kazanç sağlamış.

Gerçek ideal sahipleri maddi menfaat te gütmez.
Ama, bu onların menfaatleri yoktur anlamına da gelmez:
İdeallerini görmeye ömrü yetmese de, o ideallerin öldükten sonra gerçekleşecek olması bile; bu ideallerdeki en ufak katkısının olacağını bilmek en büyük menfaatleridir.
İşte, bu idealist insanlara selam olsun!

Sağlık, huzur, saygıyla kalın!

Paylaş:

LEAVE A RESPONSE

Sizin e-poçt ünvanınız dərc edilməyəcəkdir. Gərəkli sahələr * ilə işarələnmişdir